01 Ekim 2009

Eski Aşklardan Geriye Kalan Sevda Masalı





Bir sevda masalı gibiydi ilk basta hersey, günes sanki bizim için doguyordu, yada ay her batışını bizimle paylaşmak istiyordu. Biten her gecenin arkasından yakamozlar kalıyordu gözlerimizin içinde, biribirimize her baktığımizda yakamozları görüyorduk sanki. Bulutların rengi bir değisikti, daha bir hafiflemişti vücudum son günlerde, ayaklarımın bastığı yerlerde iz bırakmıyordum artık.

Birden biten bir yaz gibi olmamalıydı hayatım hep ilk baharında kalmalıydı, dalından koparılan bir çiçek gibi solacağımı hiç farketmemiştim. Küçük bir balıkçı kasabasında geçen hayatımızın burda biteceğine öyle çok inanmıştımki, öyle çok inanmıştımki hayatımın hep yaz kalacağına, kendi yaptığımız eve çatı bile yapmamıştık, her uyandığımızda sevgimizi yıldızlarla paylaşabilmek için. Ta ki aniden büyük bir gürültüyle uyanıp ıslanana kadar.
Hayat anlattı bize kışın olduğunu, her zaman yaz olmadığını öğretti, evimizin üstünü örtmemiz gerektiğini söyledi, hayat öğretti biz öğrendik. Her yeni sey öğrenmek için önce bir kez ıslanmamız gerektiğini öğrendik, bir kez ıslanıyorduk ardından doğru olanı yapıyorduk, çatıyı yapıyorduk, yaz geldiğinde artık korkudan çatıyı indiremez olduk, aniden kış gelir bizi ıslatır diye korkuyorduk. Sevgi ve arkadaşlık ile bağlanmıştık birbirimize
Zamanla hayattaki korkulardan tüm güzellikleri kaybedeceğimiz korkusuna kapıldık.
Uyuduk saatlerce hiç uyanmamak istedik ama olmadı, sahile vuran dalgaların o muhteşem sesine daha fazla dayanamazdık. Ve yeniden attık kendimizi denize, yeniden bir ev yaptık sevgiden, herseyi unutup en ama en bastan basladık, yine güneş içimize doğdu, sonra yine yakamoz onun gözlerinde kaldı, sonra yine uyurken yine bir gürültü ve üstümüze yağan bir yağmur uyandırdı bizi. Sonra anladık hayatın bir yaz ve bir kışdan olusup kısır bir döngü içinde sürekli dolanıp durdugunu, sonra kıslarıda sevmemiz gerektiğini öğrendik ve bir dağ evinde yaktığımız şöminenin sıcağında aradık günesi.
Dört mevsimi öğretti hayat bize ama karşımızdakini olduğu gibi sevmesini bir türlü öğretemedi, hep değistirmeye çalıstık biz değistirdikçe o kaçtı, bu seferde bir gün bir bakkal gelip içimizde kalan boş sevgileri almaya geldim diyecek diye korkmaya basladık. Ya da bir eskici mandallarıyla değişmek isteyecek içimizdeki bütün eski sevgileri, bizde o zaman vereceğiz içimizdeki bütün sevgileri üç beş mandal karşılığında, yanlız bir sevgi kalacak eskilerden kalan içimizde birtek onu vermeye kıyamayacağız, oda herbirimize göre değisen bir sevgi olacak, kimi ilk aşkını saklayacak, kimide belki en son aşkını. Belkide yeni sevgili peşinde düşeceğiz...
Bir mandal kadar değeri olmayan diger sevgilerin hepsini çöpe atacağız, belkide sonra o sevgiler için ne kadar ıslanıp ne kadar üzüldüğümüze bakıp elimizdeki mandalları sinirden sıkarak kıracağız.
Iste o zaman anlayacağızki eski aşklardan geriye kalan sadece birkaç kırık mandal tanesi elimizde.
Kaldırıp çöpe atmaya bile değmeyecek, bir kaç kırık mandal tanesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder